kelimeler yağıyor üstüme!
“duvarıma astığım mektuplarını -ki hep aynı şeyi tekrarlıyorlar- düzeltmek için ne kadar da uğraşsam, rüzgâr her seferinde gerisin geri çeviriyor… rüzgâr, yazıları duvardan yana döndürüyor ve ben onları okumak için rüzgârla savaşıyorum… okutmuyor rüzgâr. öyle hızlı esmek istiyor ki rüzgâr, tüm harfler birbirine karışsın, anlamsız olsun tüm yazılanlar… zaten bu halleriyle bile ne kadar anlamsızlar…… az kaldı… mektuplar dayanamayıp düşmeye başlayacaklar, bir iki kere yerlerine iğnelenecekler teker teker.
bir iki üç daha sonra yerde kalacaklar bir süre. rüzgâr orada da rahat bırakmayacak onları (seni) odadan odaya, duvardan duvara savuracak ve yazdığın her harf düşecek. hiç bozulmamış sayfalar kalana dek…ve ben, gün be gün odamda savrulmuş tüm o kelimeleri bulacağım;
yatağımın kenarına ilişmiş “seviyorum“, kaloriferin altına kaçmış “üşüme artık“, kitap rafının arkasında “sev beni, olur mu?” mutfakta, baharat dolabına sıkışmış “yanındayım“, yüklüğe nasıl da girmiş “sevişmelerimiz“, camın kenarındaki menekşelerin içinden çıktı “kokun“, defterimin arasında saklıyorum “gitmesen olmaz mı?“…
kelimeleri birleştirmek istiyorum bazen. seni tamamlamak umuduyla, ama her seferinde anlamsız cümleler çarpıyor suratıma… kar tanelerine dönüşmüş tüm kelimeler; rüzgâr estikçe odamda, tüm kelimeler yağıyor üstüme!
Kendine dair birşeyler bulabiliyor insan, teşekkürler çıplakayaklar…