Güneşe Sevdalı Çocuklar: Biliyorum Çoğunuz İyi İnsanlarsınız. Bu Yüzden Hep Kötüler Kazanıyor Zaten…
……..Birçok kötü, hatta alçak tanıdım. Çoğu neşeli insanlardı. Hiçbirinde çekingen bir ruh haline rastlamadım. Kötüler atık, iyiler pısırıktır. Etrafınıza bakın, en heyecan verici, en eğlenceli insanlar hep sahtekarlardır. Çünkü sahtekar sempatik olmak zorundadır. İyinin böyle bir mecburiyeti yoktur. İyi sıkıcıdır. Kadınlar “iyiler” e değil, güvenilmez erkeklere aşık olur. Bu yüzden zaten aşk denen altüst oluşla ancak bir üçkağıtçı başa çıkabilir.
Aşkın tadını çıkaramaz iyiler. Onlar sarılıp sessiz bir uzanmayı aşk zanneder. Tekdüzedirler. Yavaştırlar. Kadınlar da onlarla dertlerini paylaşır ama gidip güvenilmezle sevişirler. Tutku kötülerin işidir. “Sessiz ve efendi bir insan” cümlesi ile tanımlanan bir iyilik kolaydır. Sahtekarlık daha zordur, maharet ister.
Zeki, hızlı ve atak olmak zorundadır. Enerjiktir( tabii “kötü” kötüler konumuz dışındadır. Yani hem salak hem de kötü olmaya çalışanlar için düşünmeye ve yazmaya değmez). Üçkağıtçı….Sahtekarın en başarılı şekli. İyi bir hatiptir o. İnandırıcıdır. Konuştuğu zaman etrafındaki “tüm iyi ve dürüst” insanlar ağzının içinde kaybolur. Hem çok iyi fıkra anlatır hem de hüznün tüm renklerinden haberdardır. Kahkahasında pirzola tadı, hüznün de ise bazen ölümün sesi vardır. Adam başarılıdır. Yeteneklidir. İyilik kolaydır, kötülük ise maharet ister. İyi olmak için kimseye kötülük yapmamak yeterlidir. Ama kötü olmak için daha çok çalışmanız gerekir. İyi, kötü karşısında güvensiz, enerjisiz, çaresizdir.
Filmlerde bile, iyi kötünün hakkından gelemez. “Yeminini bozar” ve kavgaya girer. Oysa kavga kötünün mesleğidir aslında. Biz “iyi” seyirciler perdedeki iyi adamımız kan döktükçe rahatlarız. Ve iyi kötüyü yendi diye seviniriz. Oysa artık hepimiz kötüyüzdür filmin sonunda. Hatta biz “kötü” den daha çok insan öldürmüşüzdür. Bir iyi için en zor olan, kötüye “Sen kötüsün” demektir. Çünkü iyi, utangaçtır.
Hırsıza “hırsız” diyemez. Kötünün yerine utanır, sahtekarın yerine yüzü kızarır, hırsızın yerine yerin dibine geçer. Bu sırada kötüler, sahtekarlar, hırsızlar deli gibi eğlenmektedir. Çünkü onların yerine utanan, sıkılan, yerin dibine geçen bir çok iyi insan vardır. Şeytan bile bazen yorulur kötülük yapmaktan. Ama hayatlarını salt kötülük yapmaya adayanlar asla durmazlar, bunu çok iyi biliyorum.
Güzel kıyafetleri, biryantinli saçları, resmi arabaları, siyah gözlükleri ve korumaları vardır. Ama ruhları şeytandır. Kötünün en büyük avantajı iyideki kahrolası utanma duygusudur. Bu duygu iyiyi öylesine zayıf düşürür ki ağzını açıp bir kelime bile söyleyemez. Halbuki öylesine kararlı çıkmıştır ki kötünün karşısına. Her şeyi açık açık söyleyecektir. Başına gelecekleri çoktan göze almıştır!…
Yapamaz. Çünkü iyiler korkaktır. Çünkü iyiler herkese acır, en çok da kendilerine.
Susmak, acımak, utanmak, korkmak…
Farkında mısınız, ey iyi insanlar, ne kadar sıkıcı şeylerle uğraşıyorsunuz! Kötüler kazanınca da şaşırıyorsunuz! Tarih boyunca iyiler kazanmasa da, bir şekilde de ayakta kalmayı başardılar. İyinin yazgısı bu.
Şeytan her zaman saldıracak, yere yıkmaya çalışacak, akılları karıştıracak ve iktidarına devam etmeye çabalayacaktır. Babalarımız iyi insanlardı ve bize de iyi olmamızı öğütlediler.
Biz de iyi insanlarız.
Ve çocuklarımıza da aynı şeyi öğütlüyoruz.
Hepimiz kötülerin yanında çalışıyoruz.
Haydi iyi insanlar!
Haydi sessiz, efendi, sıkıcı, korkak, utangaç ve iyi insanlar!
Çalışın !
Kötülerin Size ihtiyacı var !
……….Yılmaz Erdoğan………..
ne kadar güzel bir yazı.. her cümlenin sonundaki nokta kadar doğru. bu cümlelere denk gelecek bir yazı daha okumadım…Şimdiye kadar okuduğum yazılar içinde en çok etkilendiğimdi… duyarlısın. ve az, öz paylaşıyorsun… bence öenmli olan buydu… tüketmeden özümle…tbrklerrr…
Tiyatrodaki ustalığının yanısıra , kelimelere duygu, içtenlik ve gerçeklik katan Yılmaz erdoğan’a da teşekkürler..
Filmlerde bile, iyi kötünün hakkından gelemez. “Yeminini bozar” ve kavgaya girer. Oysa kavga kötünün mesleğidir aslında. Biz “iyi” seyirciler perdedeki iyi adamımız kan döktükçe rahatlarız. Ve iyi kötüyü yendi diye seviniriz. Oysa artık hepimiz kötüyüzdür filmin sonunda. Hatta biz “kötü” den daha çok insan öldürmüşüzdür. Bir iyi için en zor olan, kötüye “Sen kötüsün” demektir. Çünkü iyi, utangaçtır.
(en etkilendiğim cümlesi)….
oysa sana çok ihtiyaçım var,
etrafım çok kalabalık ama ben yalnızım,
oysa çok muydu seni tanrıdan istemek ne içmek için su ,ne ekmeğime katık istedim,açtım, sefildim,yalnızdım ama seni istedim…
isyan mı etmek gerek ,yoksa duamı …
seni görmek için ,
seni görsem yine dilim tutulur mu?
dizlerim yine titrermi heyecanlı bir çocuk gibi,
kalbim yerinden fırlarcasına hızla çarparmı?
seni tekrar elde edemem ama seni görüp aşkımı yalnız yaşamak bile güzel…
seni ne kadarda büyütmüşüm gözümde…
seni ulaşılmaz sanmışım,seni imkansız sanmışım,
belkide bu yüzden seni kalbetmişim,
ben seni ulaşılmaz sanırken ben sana ulaşmak için yollar ararken o hiç çaba harcamadan seni elimden aldı…
hey hayat sanıldıgı kadar adilmisin…
seni aileden istedi ve aldı bu kadar basitmiydi, bu kadar kolay olmamalıydı seni elde etmek çözümünü bulumadın yıllarca içinde bucaladım sensizliğin…
G.Artan harika dizeler tbrklr.
anlattıklarından sonra demekki hep suçlu benmişim,
seni aramamışım,sormamışım,oysa ben değilmiydim,evine çicekler gönderen ,yağışda senin işten eve dönmeni bekleyen,sana defterler dolusu aşkımı anlatan ve sen bir çırpıda bu defterleri yakan,ne istersen iste yeter ki benim ol diyen ben değilmiydim…
yazık,ne yazık ,geçen senelere artık ne sen o eski hoşlandığım kızdın,nede ben gözü kara o çocuk…
içini dök köşesi açmalı buraya..öneridir;) beğendim yazı güzel..ama sıkıcı . şiir bekliyoruz..saygılar.
limandan kalkan her gemi hüzünlendiriyor artık beni,
ne kadar aglar oldum herşeye sen benden gideli,
herkes farklı benden artık bu yaz akşamlarında
yalnızca yağmur yağınca herkes benleşiyor
onlar yağmurda ıslanıyorlar,ben göz yaşlarımda…
tanrı beni sensizliklemi sınıyor.bunca insan bunca acıyı yaşarken benim payıma yine sensizlik düşüyor…
günde üç defa evinin önünden geçiyorum,
gözüm hep balkonda orda olacakmışsın gibi…
doğumumdan haberim olmadı ,olmadı ama ölümüm senin yolunda olacak…
uyku tutmuyor sensiz geceler,
gözümü yumduğumda seni uykumda unuturum diye korkuyorum,uykumda yastığına sarılır seni aldatırım diye gözüme uyku girmiyor.ben senin ateşinle yanarken sen kimbilir nerde üşüyosun…
senin ateşinle yanarken sen kimbilir nerde üşüyosun…
c.yılmazdan alıntısız yazmalısın… beğenmedim….
hayat seni tanımak ve kaybetmekmiş,
adına ister kader de ister şanşsızlık,
yaşadığım hayatı ve bana sunulan rölü değiştiremedigim,
o kimilerine göre mutlu olan hayat,bana acı dolu yaşamımda öğrettiği tek şey,
benim rölümün seni kaybetmek oldugu…
isyan, dua ,yakarış,öfke…
tanrım,bu genç ama yaşlı görünüşlü
adamın sesini duy!
bütün arzusu,aşkına başka dinlerin tanrılarınında tanık olması…
birgün…
zaman insanlar ve etrafımda olup biten herşey bazen anlamsızlıklar zincirine bağlanıyor.sevmek istedigim kim varsa yanımda en kötü düşmanım o oluyor,
o an nedir diye soruyorum kendi kendime ,
insanlar mı farklı yoksa ben mi?
yıllardır çözüm bulmuş değilim,
belkide çözemediğim sorular içinde boğulacagım birgün,kimbilir belkide tanrı yüzüme güler hayattan tad almayı becerebilirim birgün…
seni tanıdıkdan sonra hayatımın geri kalanı hep aynı ve aynı kalacak,akşam yatagıma yattıgımda aklıma takılan onca içi geçmiş soru varki…
çözüm bulmak için bocalıyorum,bazen tatlı küçük hayallere dalıp kendimi avuttugumu sanıyorum,sanıyorum çünkü sabah olunca hepsinin birer hayaldaen öte olmadıgının farkına varıyorum…
bazen ise artık düşünmekden yorulmuş bir halde gözü yaşlı başka bir uykuya dalıyorum ve düşünüyorum hayatın neresindeyim ve neresinde veda edeceğim onca şeye şeye…
gece karanlık etraf çok sesiz,
ay yine yıldızlara birşeyler fısıldıyor,
yanan sokak lambaları kaldırımlarla dertleşiyor,
oysa ben sensiz ve sahipsizim,
ne sohbete bir dost nede sarılabilecegim bir sevgili…
oysa çokmuydu bu hayatdan beklediğim,
belkide çoktu yapamadıklarımın altında bocaladım ve boğuldum, belkide ikimiz için karar vermekde çok geçiktim…
not: yazdıklarımı kimse begensin ve yorum yapsın diye yazmıyorum…
Not: Bir notta ben den olsun:D yeşillik olsun diye mi yazıyorsun…Her kesin okuduğu bir sayfaya yazıyorsan her şeye açık olacaksın.. ucuz bir cevap bu…Kendin için yazıyorsan yaz defterine oku kendi kendine. hiç bir şair ve ya yazar kendine yazmaz varsa deneme yazıları, şiirleri yayınlamak ister…
pkk ya şehit diyen bu adamın yazılarını artık ne okurum ne de görmek isterim… yılmaz erdoğan bitmiştir benim için bu yazı güncellemeden kalksın
tek kelime ile mükemmel bi yazı…