Nasırlı
Gövdem büyüdükçe
Yüreğim çocuk kaldı benim
Çamura şekil verir gibi
Sevdim kimilerini
Bazı çocukların
Tek oyuncağıdır toprak
Çamurun topraktan geldiğini
Kendinin de nere gideceğini
Erkenden bilirler onlar
Sen hiç elleri nasırlı
Bir çocuk gördün mü?
Ellerim büyüdükçe ben
Daha da sevdim seni
Anlamlar yükledim sana
Anlamlardan habersizdin
Her cümlenin öznesiyle ilgilenir
Yüklemiyse sana
Pek komünist gelirdi
Bilmezdin üstelik
Sevgi emek demekti
Sevgiyi savunanlarsa sence
Anarşist kimselerdi
Anlamlar yükledim sana
Anlamlardan habersizdin
Yüzüne baktıkça hatırlıyorum şimdi
Her baktığımda hatırlıyorum
Adı aşk
Böyle bir şey vardı
Hem tanıdık
Hem çok paslı
Hem gerçek
Hem yarınsız
Hani bazı şeyler
Yüzyılda bir olur ya
Sen güneştin, bense ay
Tutuldum sana
Ve karardı dünya
Yaz!
Yaz şimdi…
Al eline yazgının
Zamandan kalemini
Şu ömrüme sen gibi
Bir sevda daha yaz
Al!
Sen sen ol
Ansızın al ahımı
Nasıl olsa acısı
Aheste aheste çıkacak
Sanma ki bir gün gelecek
İnsan denen o hayvan
Zulmetmekten bıkacak
Gerçi hoş
Senin için şimdi
Tanrılığa soyunmuş diyorlar
Yaz o zaman
Al eline yazgının
Zamandan kalemini
Şu ömrüme sen gibi
Bir sevda daha yaz
Hükmetmek neyine senin
Aşk senin neyine
Adını bile bilmezsin
Hadi bildin diyelim
İsmiyle seslensen
Dönüp bakmaz sana
Bense sevdim seni
Beni bildin mi?
Sen hiç elleri nasırlı
Bir çocuğu sevdin mi?
Yiğit Güralp
AKDENİZ YARAŞIYOR SANA
Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya
Sen de terliyorsun
Aynı ıslak
Pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk havladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yasadıgım günler
Gümüs bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım
Yaraşıyorsun sen Akdenize
((Akdeniz zamanı…ben geldim… bu şiirle..:P))
Bu Şiir Büyük üstad Can Yücel’in dir. unuttum. yazmayı..