vazgeçtim bu sevdadan!
Kurşun rengi bir geceye takıldı kanadım
Önüme dökülen yıldızları toplayamadım
Anlayacağın uzanamadım umutlara…
Yıldız dediğin nedir ki? Nedir ki umut dediğim ?
Karanlık içindeki yıldızdı umut !
Ama gündüz ismi yoktu yıldızların…
Yıldıza yıldız demek için geceyi,
Umudu beklemek için umutsuzluğu seçtim.
Hani varken değeri bilinmez ya sevgilerin,
Elleri soğuk gelir ya yıllanmış sevgilinin…
Vazgeçtim artık yıldız toplamaktan
Ala şafaktır her yıldızın sonu
Yıldız ne işe yarar
Bir çift göz yoksa yanımda bakacak.
Gecenin üstüne yürürken,
Binlerce tohum serpilir içime bilir misin?
Bilirsin elbet, benim bile bilmediğim binlerce acıyı
Senin saçlarına kelebekler konar, kuşlar can çekişir.
Binlerce umut kolayca ölür mü ?
Sökülmez mi ciğeri umudu ölen insanın ?
SEN SANIRSIN Kİ İNSAN SEVDASINI İÇİNE GÖMER,
BENİM SEVDALARIMSA SEVDA GİBİDİR, İNSANI GÖMER !
Beklemek kadar kalmışsa bir sevgi
Ve sadece özlem besliyorsa içindeki yetimi,
Kaçacak yerin kalmamışsa yani…
İşte hayat burada hayat olmuştur senin için.
Dağlar yıkılır, sular kurur içinde…
Bir düşün !
Nasıl da seni korkutan kapkara bir kabus oluvermiştir
O güzelim düşün.
Sonra ölüme anlam vermeye çalışırsın anlamsızca…
Binlerce kurşun sıkasın gelir içindeki uçurumlara !
Sen bir dost ararsın elini tutacak nafile !
Yoktur Eli yaşadığın diyarda insanların…
Vazgeçeli birkaç satır oldu yıldız toplamaktan…
Bir kumaş üstüne yıllar önce işlenmiş bir oya gibiydi,
Bir emekti sevdam !
Kendimden geçişimdi,
Umuda uzanırken yere düşüşümdü,
Kalkamayışımdı,
Hiç duymadığım türküleri duyurmaktı,
Türkü türkü yaşamaktı seni…
Ama vazgeçeli birkaç satır oldu artık yıldız toplamaktan…
Vazgeçtim bu sevdadan…
Sonsuzluk Parkı
öyle bir acıktım sana
seni sevmeye
konuşmayı
inançlarına ters özleyişlerinle eskimemeyi
bak hala birgün geleceğim diyorum
değiliz daha eşiğinde son oyun çığlığımızın
ve ezilmiş çimenler kokarken
susuşumuzun heveslerimize küskün ırmağında
bak hala birgün geleceğim diyorum
sakla yokluğumu derinden hissetmişliğini
seni bir tomurcuğun açılışının narin yolculuğunda
alacağım kendinden sakla sendeki yokluğumu
farkında olmadığın ilk ve son yolculuğumu
gece geç vakitlere dek otururduk
bakışlarımızın özlemleri hayrete düşüren sınırsızlığı
yitirirdi inandırıcılığını
ellerimizin üşüdüğü yerden başlardı ayrılık
sonsuzluk parkında ikimiz kalırdık
kim güler kim ağlar bilinmezdi
iyi ve kötü anlamsızlık dinletisi olurdu
geleceği özlemek paylaşımımıza
günün ağarması taze kan kokardı
anlamazdık sonumuzun geldiğini
sonsuzluk parkında avuçlarımız bomboş uyurduk
hiçbir aptal halimize gülmezdi
birbirimize yakalanırdık
çapraz aldatılmışlığımıza
hem hayat hem biz
iğfal ederdik anılarımızı
anısızlaşırdık
yer gök kalmazdı küfretmedik
zaman orda durur ama biz durmazdık
biz demek
yağmur ve çocukluk kıskacında
şekilsiz acılarımız demekti
(yüzlerimizi görmediğimiz için
şekilsizdi acılarımız
bakabilseydim içine gözlerinin
bir adı olurdu acılarımın
en azından bir ünvanla ölürdüm
sahilsizlik o kadar yaralamazdı
çitlembik gülüşlü olanaksızlığımızı)
sonsuzluk parkında
dudaklarımız kalem olurdu
yüreklerimizin hırslı sayfalarına
gidişin eğri kaldırımları dost bildirirdi
gönül ağrılarıma
el ayak çekilirdi yalnızlığımdan
ömür üvey kardeşim olurdu
ölümse analığım
kimsesizliğin baş konuğuyum artık
sabah ziyaretlerinden vazgeçmese de umut
karartmasındayım söylediğin türküleri duyamamanın
sonsuzluk parkında salıncak kurdum
baş köşesinde oturuşuna acılarımın
kıt kanaat geçinirken özlemlerimin yarınıyla
birgün geleceğim diyorum
ısrarla
bir gün geleceğim kapına
ilk adım tadında okşamak için
kapıyı açışını
son kez açışını
sana değil kapıyı açışına geleceğim
sonsuzluk parkına götürmek için umutlarını
birleştirmek için umutlarımızı
kendimizden hariç
sonsuzluk parkında bir son bulacağız
sonsuzluk tabutumuz olacak
kavuşmasızlığımız kefen bezimiz
adresimiz olmayacak
öyküsüzlüğümüz tek yerimiz
orda
sonsuzluk parkında olduğumuzu
kimseler bilmeyecek
hiçbir kuş konmayacak dalına çiçeğimizin
hiçbir hayal yaratamayacak
sevişmeye hazırlanmaya
denizlerimizin kabarmasını
yaralarımız haylaz
bizi kimse bulamayacak
sonsuzluk parkında
ellerimden tutacaksın
şiirsiz yaşanmayacağını anlatacaksın
aynı sensiz yaşanmayacağını anlattığın gibi
sensizlik sana rağmen bir sen’in olmayışı olacak
kalmayacaksın
bu defa son defa öleceğim…
Kağan İşçen .. alıntıdır.. güzel bir şiir paylaşmak istdim.