Faili meşru / Yiğit Güralp
Öldüm bugün
Ana haber bültenlerinde yoktum
Üstelik kazara kesilmedi nefesim
Bir cinayete kurban gittim
Canıma kast edildi diyorum
Gel gör ki üçüncü sayfalarda bile
Y nokta G diye
Yazmıyordu baş harflerim
Oysa ben failimin baş harfini
Bir ağaca kazımıştım
Ve sahilde kumlara
Ve parktaki banklara
Kaçıncı hamur hatırlamadığım
Türlü çeşit kağıtlara
Ve adımın yanı başına
Ve bir kalbin tam ortasına…
Çünkü ben ne vakit sevsem
Dağ taş duysun isterdim
Ve Allah biliyor ya
Onu da çok sevmiştim
Şimdi tutar sorarlar
Nasıl bilirdiniz derlerse
İyi filan demeyin
İyilik bende kalsın
Güzellik zaten onun
Dedim ya sorarlarsa
Bir kez doğru söyleyin
Çok aşıktı üstelik
Çok da sevmişti deyin
Kanım yerde kalmaz
Aşkın ahı er geç gider
Onu da bulur, onu da vurur
Ve hatta cinayet masasında da belki
Hiç kapanmamış dosyalara inat
Hiç açılmamış
Bir şişe ah-u zar durur
Yanına iki de kadeh koysunlar
Failimden çok önce
Hatırama içip
Kafaları bulsunlar
Çünkü bir bilseniz
Kaç şarkıda bulmuştuk biz kendimizi
Ve kaç şiirin kaç dizesinde
Ve kaç tutkulu filmin
Kaç acıklı ve buruk sahnesinde
Her ay sefasında
Bir sahil meyhanesinde
Kaybedip kaybedip de
Bulmuştuk birbirimizi
Hepsi hatıramda kayıtlı
Meyhaneci iyi bilir
Şarkılar şahidim
Söyleyen dostumdur
Sevdam kara sevda
Şekli meşru
Her aşk adaletten
Bir parça yoksundur
Ne devir servet- i fünun
Ne kimseler mecnun değil
Öldüm diyorum size
Ve failim meçhul değil
Alın diyorum
Alın ipuçları size
Tüm bunlar da mı yetmedi
O vakit
Soğuk bedenim şahit
Ne hacet söze
Tenimde ellerinin
Şefkatli izleri var hala
Attığım her çığlıkta
Usulca dokunmuştu
Dudağımda dudağının
Ölüm öncesi zehri
Dişleriyle dans edip
Gövdeme tutunmuştu
Aslında bir bakıma
Bugün ölmeseydim belki
Sevişirken ölecektim
Öyle güzel
Öyle güzeldi ki
Sorun anlatırlar size
Bütün fallarda çıkmış
Eş dost söylemekten bıkmıştı
Kaskatı kalbinden söktüğü bir taşla
Öldürecekti bir gün beni
Yani aslında ikimizde
Biliyorduk bir gün öleceğimi
Yine de her ölüm erken
Her ölüm zamansız
Öldüm diyorum işte bugün
Ve olay yerine ne bir kamera
Ne de bir ambulans geldi
Şahide de gerek yok
Anlatıyorum işte:
Bir hoşçakal duydum önce
Gövdemde bir titremeyle
Yerlere serilmişim
Ansızın bitti işte
Kayıtlara böyle geçsin
Bu kadar çok severken
Zamansız terk edilişim
Ne acı ki
O benden vazgeçerken
Ajanslara geçmemiş
Vedayla katledilişim
Yiğit Güralp
Karanlıkla süzülüyor içime yıkım
Dur! diyorum yıkılıyorum.
Uçurumları başucuma koyuyorum sonra
okşuyorum saçlarını rüzgarda
sıcak ılık bir koku siniyor yüreğime .
Gitme !diyorum gitme düşüyorum
Sonra beni soruyorlar bana.
Tanımıyorum diyorum daha hiç karşılaşmadık
Aynı çizgide bilge susu mu dinliyorlar ben sustukça.
Yazık bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
önce bir bir sonra hepsi.
Sonra bir uçurumlar kalıyor bir de yıkımlar.
Verilen her şey boşmuş gibi alınıyor
Önce bir bir sonra hepsi.
Sonra mı?
Bir ben kalıyorum bir de yalnızlık.
Uçurumlar yıkımlar ben ve yalnızlık…
Zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi yatıyoruz yanyana …
Öpüşüyoruz sevişiyoruz da hatta
Herşey oyunun yasaklarına uygun bir günah oluyor sonra
Tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz telli kanlı düğün işte…….
Üşüyor saçlar biliyorum dargın mısın ?
Bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala.
Vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
hala kaçıyor musun zamansız gözlerini bırakarak birilerinde
hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak….
Küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun?
Kendin kadar aklımdasın !
Hala öyle savruk bir gök
hala öyle yurdunu yatağını bulamamış bir mavi
ve aşkını şaşırmış bir tanrı…
çoğalan sızısıyla mutlu bir yara….
öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
öyle bıraktığım gibi misin?
Gerçeği yakmada hala usta mısın
yoksa çırak mı yanarken yalanda.
Saçlarıma dolanan aydınlığımsın
somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirde .
Anlattıkça eksilen tek anlam .
Anlattıkça eksilen tek anlam ….
Hala bıraktığım gibi misin ?
yoksa beni bıraktığın gibi mi…
Kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
Kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma…
Hala bıraktığım gibi misin?…..
Bir sahilde ağlarken sessizce
Silivri yolları geldi aklıma
Adını yazdım kumların üstüne
Martılar konuk oldu yalnızlığıma
Kazanan sensin artık anladım
Kaybeden ben
Lakin,
Mevsimler boyu hatırlanacaktır
Gözlerimin içinde yer edenler
Unutma,
Hep bir yanılgı olmuştur artık bitti denilenler
Sorular hiçbir şeye bırakmazlar yerlerini
Aynıdırlar hep ve cevapsızdırlar
Söylediğin yalanlar gelir aklıma
Yaptığın onca yanlışlar
Değiştiremezsin hiçbirini
Yaşananlar daima yaşandıkları gibi kalırlar
Şimdi otur ve ağla
Hiçbir şey eskisi gibi olamaz artık
Ve gidenler dönmezler bir daha asla
Ne kadar da çok hata
Belki yanlış yerde ve yanlış zamanda
Ben anlatamam, sen anlayamazsın belki de
Yaşamak her şeyi en derininde ve olabildiğince
Yani ki diyorum,
Aşkı ayırt edebilmek benzerleriyle
Hiçbir şey eskisi gibi olamaz
Bunu öğrendim ben
Ve artık ben de
O eski ben değilim zaten
Nâzım gözleri yaşlı duruyor önümde
Ağlama diyorum
– Yapamıyorum, diyor… (RAN)